Efendi Diril

Efendi Diril

Ölümsüzleştiği tarih: 30 Haziran 1980

TKP/ML Üyesi olan Efendi Diril, 30 Haziran 1980 tarihinde İstanbul Kanarya’da katledildi.
1956 yılında Dersim’in Ovacık ilçesi Hülükuşağı köyünde dünyaya gelen Efendi Diril, henüz çocuk yaşlarda tanıştı faşizmin zulmüyle. Ortaokulu Ovacık’ta daha sonra kazandığı Öğretmen Lisesi’ni Elazığ’da yatılı okudu.

Yoksulluğun, ezilmişliğin ve zulmün yarattığı isyancı gelenek ve içindeki devrim ateşiyle 1976 yılında TKP/ML saflarına katıldı. Birçok eylemde aktif rol alan Efendi Diril, 1978 yılında Parti Üyesi olduktan sonra da çeşitli askeri eylemlerde yerini aldı.

İstanbul Bölgesi örgütlenme komitesinde yer alıyordu. Yiğit, militan, fedakar mücadelesiyle kısa zamanda düşmanın korkulu rüyası haline geldi. Ve İstanbul Kanarya Çakar sokağında vücuduna 20 kurşun sıkılarak katledilmiş vaziyette bulundu.

Efendi Diril’in ölüm haberi kısa zamanda yayıldı. İstanbul’a cenazeyi almaya gelen ailesi ve yoldaşları cenazeyi köyüne götürmek üzere yola çıktı. Cenaze daha köye varmadan Ovacık Merkez’de görkemli bir tören düzenlendi. 2000’i aşkın kitlenin hep bir ağızdan attığı “Efendiler Ölmez”, “Kahrolsun komprador patron ağa devleti” sloganlarıyla haykırışlar dilden dile yayılıyordu.

Sokaklarda bir tane polis ya da jandarmaya rastlamak mümkün değildi. Ovacık’taki törenden sonra köyüne götürülen Efendi Diril’in cenazesi çevre köylerin de katılımıyla omuzlarda köye ulaştı. Burada da sabaha kadar süren törende yoldaşları silahlar eşliğinde saygı duruşunda bulundu. Efendi Diril’in mücadele yaşamı ve parti tarihi anlatıldı binlerce kitleye.

Kardeşleri Efendi Diril’i anlatıyor……………..
“Sefaköyde bir dernekte konuşma yapmış o gece. Bir şeyler söylemiş düşmanlara karşı. Gece 1:30 civarında takibe almışlar. Cesaret edip bir iki kişi yaklaşamazmış abime. Takibe alıp kalabalık bir şekilde taramışlar. Abim o hafta köye gelecekti… Hastaneden cenazeyi çıkarırlarken ben bağırdım, ağlamaya başladım. Abimin yoldaşlarından biri yanıma geldi “köpekler burda gülüyorlar” dedi. Ben ağlamayı kestim. Abim hep “köpeklere karşı ağlamayın, gülün” derdi. O an Süleyman Cihan geldi. Biz konvoy halinde gittik köye. Tunceli yolu kapalıydı. Hozat’tan cenazeyi gören otobüse koşup “ölen kim” diye bağırıyordu. Otobüsten “Hülükuşağı’ndan Efendi Diril” adını duyan herkes işini bırakıp koşuyordu otobüse. İnsanlardan artık arabalar görünemez haldeydi. Otobüslerden inmek zorunda kaldık. Cenaze köye götürülmeden önce omuzlarda Ovacıkla götürüldü… Göz alabildiğine insan vardı…Meydanda ateşler yakıldı. Önce Süleyman Cihanın evinin önüne indirdiler. Tören boyunca ateşler yakıldı, marşlar hiç susmadı..”